Kabızlık için 1 yıl ilaç önerileri sunuldu, “daha önce kabızlık için önerilen ilaçlar artık yan etkisi nedeniyle önerilmiyor” dendi, bana bu iş çok tuhaf geldi. Alışverişini, neler alma gücünde olduğunu, neler sevdiği, neler içtiği, nasıl pişirdiği, zevkleri, ruhsal ve psikolojik durumu, günlük fiziksel aktivitesi gibi birçok yaşam alışkanlığını bilmediğimiz danışan ve hastalarımıza ilaçlar yazıyoruz.
Halen hastalığın gerçekte neden kaynaklandığını bilmiyoruz, kökleri ve neden kaynaklandıkları konusunda da pek meraklı olmuyoruz. Genetik hastalıkların bile etkisi kronik, otoimmün ve nörofizyolojik hastalıklar için kanıtlara göre kısıtlıyken, diğer çevresel faktörlerin etkisini göz ardı etmemek gerekir. Bu noktada da ksenobiyotikler, gıda ve gıda ilişkili kimyasal bileşenler bu sayılan hastalıkların tetiğini çekmede önemli faktörlerden biri olabilir.
Başka bir önemli konu da “HER SAĞLIKLI, HERKES İÇİN SAĞLIKLI DEĞİLDİR”. Asırlık bir atasözü şöyle der ‘ bir kişinin eti başka bir kişinin zehridir’ . Bugün için, birçok halsizlik, yorgunluk, bitkinlik, baş ağrısı, geniz akıntısı, burun tıkanıklığı, bağırsak hareketlerinde değişkenlik, kaşıntı, kızarıklık ve kas ağrıları gibi birçok yaygın şikayet bireyler tarafından göz ardı ediliyor. İşin uzmanına gitmeden yıllar boyu METABOLİK İNFLAMASYON devam ediyor ve sonucunda da problemler ortaya çıkıyor. Artık meta-inflamasyonun kronik, otoimmün hastalıklar ve kanserle ilişkisi artan kanıtlarla vurgulanmaktadır.
İşte sorun burada başlıyor. Birçok sağlık profesyonelinin dilinde inflamasyon lafı dolanmasına rağmen, bu konu ile nasıl mücadele edileceği noktasına geldiğinde kafalar karışık ve bilimsel alanlarda ortak görüşler ve güçlü kılavuzlar bulunmuyor. Artık terapötik beslenmenin inflamasyon ve kronik hastalık yönetimindeki rolü için her geçen gün daha fazla kanıt toplamakta ve terapötik beslenme tedavideki yerini almaktadır.
Young besini şöyle tanımlar “Bir diyetin tamamen karakterize edilmiş, önemli bir enerji veren substrat veya makromolekülleridir ( fiziksel, kimyasal ve fizyolojik olarak ).Aynı zamanda hücre farklılaşması, büyümesi, yenilenmesi, onarımı, savunması ve bakımı için gerekli diğer bileşenlerin sentezi için öncüdür. Normal moleküler için de gerekli bir kofaktör veya belirleyicisidir; hücre ve organ bütünlüğünün yapısı, işlevi ve destekleyicisi olan bir bileşendir.”
Oysaki besinlerin gücü, özel diyetlerin etkisi, sirkadiyen ritme göre beslenme, zaman kısıtlı diyetler ve dahası da besinler ile fitokimyasal koruma, besinlerin inflamasyon ile ilişkili indeksi ve antioksidan kapasitesi koruyucu sağlık için oldukça önemlidir. Günümüzde hala tam olarak istediğimiz kadar olmasa da koruyucu hekimlik, multidisipliner çalışma ile birlikte, kişiye özel bütüncül yaklaşım odaklı sağlığı korumaya yönelik uygulamalar giderek artıyor. Kişiye özel adapte edilmiş kombine beslenme programları da bunların başında geliyor. Bu konu ile ilgili uzman diyetisyenlerin rolü her geçen gün daha da anlam kazanıyor.
Bizim de bu eğitimlerde amacımız; kanıta dayalı, güncel bilgiler ışığında, farklı ve etkin uzman akademik ve saha tecrübesi olan kadromuz ile terapötik beslenme alanında yıllara varan tecrübe ve gözlemlerimizi de işin içine katarak alandaki diyetisyen ihtiyacına katkı sağlamaktır.